4:4 Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin! Ondan bir kısmını (gönül hoşluğu ile) size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin!
Bütün mealler istisnasız aşağı yukarı bu şekilde.
Peki bu ayette gerçekten böyle mi yazıyor?
Kelime kelime inceleyelim.
- Kelimeler
# | kelime | anlam | kök |
1 | ve atu | ve verin | اتي |
2 | n-nisa’e | kadınlara | نسو |
3 | sadukatihinne | mehirlerini | صدق |
4 | nihleten | bir hak olarak | نحل |
5 | fein | eğer | |
6 | tibne | bağışlarlarsa | طيب |
7 | lekum | size | |
8 | an | ||
9 | şey’in | bir kısmını | شيا |
10 | minhu | ondan | |
11 | nefsen | kendi istekleriyle | نفس |
12 | fekuluhu | onu yeyin | اكل |
13 | heniyen | afiyetle | هنا |
14 | meriyen | iç huzuruyla | مرا |
- Atu ez-zekat: Zekat konusunu çalışmış olanlar, zekatın salat sonucunda ortaya çıkacak arınma olduğunu bilir. Ve bu “atu zekat” olarak ifade edilir. Aynı “atu” burada da geçiyor. Verin denilmiş.
- El-Nisa: Nisa kelimesi Kuran’da hangi anlamda kullanılmış. Kadın mı?
- Sadaka: Burayı istisnasız “mehir” diye çeviriyorlar. Zaten Arapça bir kelime olan “mehir” yazmıyor ayette. Sadaka kelimesi yazıyor. Burada yorum yaparak bundan kasıt “mehir” dir demenin anlamı ne?
2:236-237 farizaten : mehir denilmiş
33:50 Ecir/ücret : mehir denilmiş.
Oysa dürüstlük adına şöyle çevrilmeli. “Nisa’ların doğrulamalarını sağlayın.” “Nisaların sadakatlerini sağlayın”.
Böyle çevrilse zaten, gerçekler ortaya çıkmaya başlayacak.
- Nihleten: Bir hak olarak diye çevrilmiş. Nahl 86’de “el-nahl” olarak geçiyor. Ona “bal arısı” denilmiş. Bizim bal arısı burada olmuş “hak”. “Hak” kelimesi veya benzerleri Kuran’da yok mu? Var. O zaman neden burada özel bir kelime kullanıldı?
- …
- “bağışlarlarsa” diye çevirdikleri kavram “tayyip” kavramı. Nasıl olduysa sadece ve sadece bu ayette “bağışlamak” olmuş. https://www.kuranmeali.com/Kokler.php?kok=%D8%B7%20%D9%8A%20%D8%A8
- ..
- …
- …
- ….
- Nefsen, kendi istekleri ile olmuş. Diğer tüm ayetlerde “nefsen” ifadesi “bir canı, bir nefsi” olarak çevrilmiş.
- “Ekele” yemek ve “şarabe” içmek kavramları Kuran’da fiziki yemek ve içmek anlamında mı kullanılıyor?
Bütün bunlar araştırılması, incelenmesi gerek konulardır. Bunu incelemeyip “kadınlara mehir vermek benim aklıma çok yattı” anlayışı ile tüm ayetleri incelemeden karar vermek, bu konuyu “örtmek” tir; bu konuda örtücülüktür.
Peki bu ayette ne yazıyor?
Dersine iyi çalışmayanlar bu ayette şu yazıyor denildiğinde, sadece itiraz ederler. Üzerine hiçbir şey katmazlar. Eğer size, orada yazan “sadaka” kelimesine “mehir” anlamı verilmesi mantıklı geliyorsa; konuşulacak bir şey yok demektir.
Ayet meallerinde bu kadar çok aynı anda yerine oturmayan kavram varken, ısrarla “hayır burada evlilikten, kadınlara verilen üç kuruş ön para’dan bahsediliyor” diye sırar edenleri görünce ister istemez aklım aşu ayet geliyor.
3:187 Hani kitap verilenlerden: ‘Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz*’ diye kesin söz almıştı. Fakat onlar, bunu arkalarına attılar ve ona karşılık az bir değeri satın aldılar. O aldıkları şey ne kötüdür.
*كِتْمَان : Sözcüğü, sözü gizlemek, saklamaktır.
Bir yanıt bırakın