Namazsız Müslüman olunur mu?

Kuranda geçen “salat” kavramını araştırmaya devam ediyorum. Kuranda geçen tüm “salat” ve diğer ilgili kavramlara yer verdiğim genel tabloyu görmek için lütfen LİNKE tıklayınız.

Bu yazıda Abdülaziz Bayındır’ın “Namazsız Müslüman olunur mu?” başlıklı bir  videosunda gördüğüm ve 30. Surenin 30 ve 31. ayetlerini örnek göstererek “namaz kılmayanlar şirke çok yakın olur” cümlesi bağlamında bir yazı yazacağım.

İlgili iki ayeti öncelikle Abdülaziz Bayındır’ın kendi mealinden verelim:

30:30 Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın insanları yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din budur. Ama insanların çoğu bunu bilmezler

30:31 Ona yönelen kişiler olun, ondan çekinin ve namazı tam kılın da müşriklerden olmayın.


Şimdi de ayetlerde geçen kelimeleri analiz etmeye çalışalım:

30. ayet

  1. fe : artık, öyleyse
  2. ekim : ikame et (ayakta tut)
  3. veche-ke : (senin) vechini
  4. li ed dîni : dîn için
  5. hanîfen : hanif olarak
  6. fıtrata allâhi : Allah’ın fıtratı
  7. elletî : ki o
  8. fatara : yarattı
  9. en nâse : insanlar
  10. aleyhâ : onun üzerine
  11. lâ tebdîle : değişiklik olmaz
  12. li halkıllâhi (halkı allâhi) : Allah’ın yaratmasında
  13. zâlike : işte bu
  14. ed dîn : dîn
  15. el kayyimu : kayyum olan, ezelden ebede devam edecek olan
  16. ve lâkinne : ve lâkin, fakat
  17. eksere : daha çok, çoğu
  18. en nâsi : insanlar
  19. lâ ya’lemûne : bilmezler

31. ayet

  1. munîbîne : yönelenler, (yönelin)
  2. ileyhi : ona
  3. vettekûhu (ve ittekû-hu) : ve ona Allah’a karşı takva sahibi olun
  4. ve ekîmû : ve ikame et (ayakta tut)
  5. es salâte : SALAT’ı
  6. ve lâ tekûnû : ve olmayın
  7. min el muşrikîne : müşriklerden

SALAT “ayakta tutulur”

Salat ile ilgili yazılarımda tespit ettiğim en önemli hususlardan birisi, Kuranda salatın “ayakta tutulacak” bir şey olduğu vurgusudur (akimussalate) hal böyle iken bu ifade “dosdoğru kıl” anlamında yorumsal olarak çevriliyor. Bunun gramer kurallarına göre hiçbir geçerliliği yok. Varsa aksi bir savunu bilmek, öğrenmek isterim. Çünkü salat = bir ritüel anlamı verilmiş, verilen bu anlamı sürdürmek adına gramer kuralının uygulanması hiçe sayılıyor.

Abdülaziz Bayındır’ın örnek olarak gösterdiği 30. Ayet ise yine “akimusssalte”deki “KVM” fiili ile başlıyor, form da aynı form.

30 ayette geçen “fa-aqim” :  Verb – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb

31.ayette geçen “wa-aqīmū”  Verb – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb

(Kaynak: corpusquran.com, ilgili ayetlerin “word by word” gramer analizi)

Abdülaziz Bayındır, 30. Ayette geçen “fe akim vecheke” ifadesini ise “yüzünü çevir” olarak çeviriyor. Yani bu ayette “çevirmek” olarak anlam kazanan “akim” fiili hemen bir sonraki ayette “tam kılmak” haline dönüşmüş. Hem de hiçbir neden yokken. (tamamen yorumsal çevirme)

VECH

30 ayette “yüz” olarak çevrilen “vech” kelimesini ileriki yazılarımda derinlemesine inceleyeceğim. Çünkü bu kelime salat kavramını anlamak bakımından kritik bir kelime. Ancak bu ayette “vech” kelimesi “yüz” anlamına gelse idi ayetin şu şekilde çevrilmesi gerekirdi: “ayakta tut yüzünü”

Şimdi size “vech” kelimesinin çoğu çevirmence farklı kullanıldığı bir ayeti göstermek istiyorum:

3:20 ayeti çevirilerinden örnekler:

Seninle tartışmaya girerlerse de ki: “Ben ve bana tâbi olanlar, bütün benliğimizi (VECH) Allah’a teslim ettik.”

Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü (VECH)  Allah’a teslim etmişimdir”.

Şu hâlde, eğer seninle tartışırlarsa de ki: Ben tüm varlığımla (VECH)   Allah’a teslim oldum, bana uyanlar da

Seninle tartışmaya girişirlerse de ki:-Ben, bana tabi olanlarla birlikte kendimi (VECH)    Allah’a teslim ettim.

O halde [ey Peygamber,] seninle tartışanlara de ki: “Ben tüm benliğimi (VECH)     Allah’a teslim ettim ve bana tâbi olan herkes [de öyle yaptı]!”


Gördüğümüz gibi bu ayette aynı VECH kelimesi “öz, benlik, kendilik” anlamlarında çevrilmiş. Şimdi buradaki bilgiyi 30:30 ayetine uygulayalım:

 

  1. fe : artık, öyleyse
  2. ekim : ayakta tut
  3. veche-ke : benliğini
  4. li ed dîni : dîn için
  5. hanîfen : hanif olarak

 

Bir tutarsızlık var mı?


Diğer ayete gelirsek. Ayet bizden “SALAT”ı ayakta tutmamızı söylüyor. Sırf bu ayete bakarak salatın anlamını çıkaramıyoruz. Ama önemli bir ipucu elde ediyoruz. Salat’ı ayakta tutmaz isek ortak koşuculardan olmaya doğru bir gidiş var. Önceki ayette geçen “benliğimizi var oluş kodlarımız (doğru din) doğrultusunda ayakta tutmak ile bu ayetin ilgisi olabilir mi? Elbette var:

Yine Abdülaziz bayındır çevirisinden, kelimelerin orijinallerini parantez içinde veriyorum:

24:41 Hiç görmedin mi, göklerde ve yerde kim varsa, kuş sürülerine varıncaya kadar Allah’a boyun eğerler. (tesbih: yusebbihu)  Her biri duasını (SALAT salâtehu)  ve boyun eğmesi (tesbih: vetesbîhah(u)  gerektiğini bilir. Allah onların yaptıkları her şeyi bilmektedir.

SALAT kelimesinin Kuranda hangi anlamda kullnılmış olabileceğine dair güçlü bir kanıt sunan bu ayette geçen SALAT ifadesine ne yazık ki DUA anlamı veriliyor. Ve DUA kelimesi zaten Kuranda geçen başka bir kelime iken. Bu “Allah’ım sen SALAT demişsin ama biz onu DUA olarak düzelttik demek olmuyor mu?

İnsan dışındaki hiçbir canlı sisteme aykırı davranmaz. Siz hiç ihtiyacından fazla yiyecek biriktiren ve kıtlığa yol açan bir canlı gördünüz mü?

Bir örnekle yazımı bitireyim:

Siz bir şirketin patronu olsanız çalışanlarınızın aşağıdakilerden hangisini yapması o kişinin şirketi hak etmediğini size daha fazla düşündürür?

  1. Çalışanın iyi çalışan bir personel olması ve fakat sabah ve akşam giriş-çıkış kartını basmaması
  2. Çalışanın şirket politikalarını bilmemesi, önemsememesi ve sürekli şirket amaçlarına aykırı hareket ederek düzeni bozması

Not: LÜTFEN bu yazıda geçen tüm iddiaları Kuran’ın ışığında siz de inceleyin ve sonuçları birlikte tartışarak daha verimli olalım.

11 yorum

  1. Selam! eski bir konu sayfası olsa da mutlaka sayfa sahibi okur ümidi ile……
    Bu sayfalara gelip gidenlerin hiç biri tesadüfen değil mutlaka Rabbinden bir fazl üzere olduğu için bunları okuyor olduğuna inanıyorum, kaç kişi acaba “salat” namaz mı yoksa daha fazla birşey mi?diye yanıp tutuşuyor, namaz mı kılayım yoksa bize başka bir şeymi deniliyor diye peşine düşüyor, bu peşe düşme bile salat üzerine olunmuş olabilir mi? hiç düşündünüz mü? Bir nebimiz yok! elimizde tam çeviri yapılamamış olsa dahi belkide böyle böyle düşünüp tartışarak (tartışmak kavga etmek değil tefekkür anlamında kullandım) Rabbimizin sözlerinin gerçek ifadelerini bulmamıza yardımcı yol gösterici bir kaynağımız var, umudumuz var.
    Bence umudu olmayanlar, belkide hiç başlamadan pes etmiş olanlar, belli bir kalıbı kabul edip sorgusuz sualsiz budur deyip ısrar edenlerin ta kendileridir.
    Bende önceleri (40 lı yaşlara gelene kadar) kur’an kursu, anne, baba daha başka büyükler din olarak bize ne verdiyse onunla hayata devam eden, ramazanda oruç tutan, cumalara giden, bayram namazlarını kaçırmayan, teravihlere giden, kandil gecelerinde mutlaka namaz kılan, vakit namazlarını neredeyse hiç kılmamış, kurban bayramında gerekeni yapmaya (param olursa) çalışan düz (temel düzeyde adı müslüman ) biriydim, hep üzerdi beni düşündüğüm zaman, “millet ne güzel vakit namazı kılıyor ben cehennemde yanacam”.
    Tam sohbetin ortasında arkadaşım “ezan okunuyor abdestimde var iki dakika namazımı kılıp geleyim” dediği zaman kendimi atesit gibi hissederdim, kızarır bozarırdım, niye? çünkü o anda söylenilen söz beni ayrı bir gruba atardı ateş gibi! çünkü sen üzerine farz ve borç olanı Rabbine ödemiyorsun, namazı kılmıyorsun, Allah en çok bunu istiyor senden, namaz dinin direği Allah’ın şiddetle istediği!
    Peki neden böyleydi? halbu ki kötü bir adam değildim, kimseye ne yararım ne zararım vardı, etkisiz elemandım, neden vakit namazlarını kılma isteğim olmuyordu? Hatta sevgili anneciğim bile bana öğüt verdiği halde!
    Yahu neden bende ezan okunduğu zaman 2 dakika namazımı kılıp geleyim modunda olamıyordum, halbu ki adamlar hemencik çatır çatır namazını kılıp sohbete devam ediyordu, o vakit namaz çetelesinde kılındı çentiğini attırıyordu.
    Gibi gibi gibi geldik 40 yaşına veee birgün karar verdim kur’anı okumasını öğrenip namazlarımı eksiksiz kılıp ölene kadar bari ne kadar kılarsam o kadar az cehennemde yanarım diye başlangıç yapmaya.
    Yaptımda, başladım ilk baştan alfabeden arapçayı öğrenmeye, öğrenincede kur’anı okuyup geliştirip, tecvidli okumalara geçecektim, takkemi takıp okuyacaktım bende diğer insanlar gibi, ne kadar tecvidli okursam o kadar daha mülüman olacaktım belkide,
    ama olmadı, araçpa okuma ile ilgili araştırma yaparken bir şey öğrendim ve serüven başladı.
    “Sünnet olmak”!!!! dinimizde yani Allah’ın halis dininde yokkkk!!! kafayı yedim, sigara içtim üst üste, hayallerim yıkıldı, nasıl yok yaaa, babam niye olmuş, dedem niye olmuş, ben niye oldum!! kim dedi yahu yok diye!! ben kur’anda var diye biliyorum, olmasa babam yaptırmazdı ki, oysa babam tüm vakit namazlarını kılan çok güzel kur’an okuyan, hemde sabah namazlarından önce genelde okuyan bir adamdı.
    Kur’anı bir gün bile açıp anlamak için okumazsan işte böyle olur, deden baban hoca ne derse onu alır din yaparsın kendine, Allah’ı göklerde bir yerde namaz kılanın çetelesini tutan ona görede cennet cehennem durumuna bakan bir varlık sanarsın (Yüce Rabbimi bu durumdan tenzih ederim, O herşeyin üstünde olan, herşeyin sahibi ve yaratıcısı, en iyi yöneten, mükemmel üstü olandır)
    İşte böyle başladı serüven dostlar, Allah’ı aramak ve Kur’anı anlamak yolculuğu, 9 yıl oldu çok şey öğrendim, ama hala tam emin değilim “salat ” ‘ın net karşılığı hakkında, arıyorum hala, o yüzden buradayım, arayanlara katıldım.
    Bu arada @kuranincelemesi kardeş Abdulaziz Bayındır (Süleymaniye vakfı) çevirisi en amatörlerden biri, meal incelemesi yapmıştım süleymaniye vakfı sitesinden, “salat” yazan her yere “namazı dosdoğru kılın” yada ” namazı sürekli kılın” “salla” gödüğü yere “ibadet” “rukü” gördüğü yere “cemaatle namaz” vs. yazmış hep, işine gelmeyen yerde “destek” demiş o da ” innallahe ve malaiketühu yusalline alennebiyy, ya eyyuhellezine amenü, sallu aleyhi ve sellimu teslima” burada dese Allah ve melekler nebiy’e namaz kılacak, insanlardanda nebiye namaz kılmaları istenecek, haşaaaa!!!!!, salat geçmeyen yerlerde bile tefsir açıklaması yapıp şunu demiş adam ” namaz dinin en olmazsa olmaz ibadeti olduğu için “salat” anlamına çağrışım verecek her kelime de namaza gider”.
    Hatta şöyle bir iananışları var; namaz taaaa İbranim nebi’den beri gelen ve cahiliye döneminde de uygulanan önemli bir ibadetti, o yüzden kur’anda tarifi yoktur, çok iyi bilinen bir ibadet neden tarif edilsin, zaten “salat” denilince namaz olduğunu o zamanlarda biliyorlarmış, “salat” kelimesi kur’an ile icat olmadı, “salat” arapların bildikleri kelime yani namaz dır, derler/inanırlar.
    Hud 87: Dediler ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın tapageldiği putlarımızı bir yana bırakmamızı veya bizzat kendi mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi sana “salatın” mı emrediyor? Bunu senden beklemezdik. Çünkü sen yumuşak huylu, vakur, aklı başında bir adamsın.”
    ayetine ise “salat” kelimesine ibadetlerin demişlerdir ve altta tefsir edip namazı da kapsadığı için geneline “salat” denmiştir diye kıvırmışlardır.
    O yüzden sen onların meallerini kullanma kardeş, parantez ile olmayan şeyleri kendi istek ve arzularına yaklaştırmak için eğip bükmeye çalışmışlar ama olmamış, 3 kelimelik ayete bir sayfa tefsir yazmış adamlar, niye? namaza getirebilmek için, tam tersi koca bir pasajın anlamını 2 satır tesfirde namazı dosdoğru kılın ve sürekli kılın diye tefsir edip koca bir pasajın ayetlerini 2 satıra indirivermişlerdir. Neden? namaz saplatı olmuş, onu yapmazsa tüm din yıkılacak sanıyor, çünkü öyle işlemiş içlerine, halbu ki yanlarında duran ve sürekli elleriyle sayfalarını çevirdikleri, okudukları Kur’anı hakkıyla okumuyorlar, ona gereken özeni ve gayreti göstermiyorlar, akıllarında, zihinlerinde olana göre ondan çıkarım yapmaya çalışıyorlar, şapkadan tavşan çıkar ama hile ile çıkar, gözlerinle görürsün çıktığını ama aklını kullanan insan sünetullah gereği şapkadan bir tavşan çıkmayacağını bilir, bunun Allah’ın yasalarına göre olmasının imaknının olmadığını bilir ve der ki; bu şüphesiz bir ilizyondur, aldatmacadır, akıl örtmektir.
    Tesbih, zikir konularında bayağı aşama kaydedenler, “salat” konusuna gelince yerinde sayıp duruyorlar, halbu ki öncelerde tesbih deyince 33 kere “subhanAllah”, “Allahuekber”, “Elhamdülillah” derlerdi önceden, Zikir deyince Allah’ın adını tekrarlardı bilmem kaç kere ama şimdi öyle demiyorlar, peki ne olacak şimdi namazda selam verip bitirdikten sonra milletin çektiği tesbihat? tesbihat duası?
    Ben Abdulaziz Bayındırın çok eski videolarını bilirim, o zamanlar savunduğu şimdi ise reddettiği şeyler var, derdim bu değil ama gerçekten üzülüyorum, onca insan din diye yanlış şeyler peşine sürüklenip gidiyorsa ya!
    Kevser suresi örnek olsun, 10yıl önce “fesalli li rabbike venhar” için “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” diye çevirenler şimdi “rabbin için ibadet et ve direnç göster” demişler ve tefsir olarak altta ; en önemli ibadet namaz olduğu için “salat” ibadet olarak çevrilmiştir diye kendi yorumlarını tefsir olarak koymaktan da geri durmamışlardır, şimdi bu iki yüzlülük ve bir şeyin üstünü örtmeye çalışmak değilse nedir? Dürüst olamıyorlar!
    Ben “salat” ın gerçek anlamını öğrenmeden ölür isem namaz kılmadan ölmüş olacağım, cehenneme gideceğim bir inanca göre, ama “salat” ın anlamını öğrenip onunla iman edip yaşar isem Allah’ın vaadi var cennetime koyacağım diyor.
    Rabbim için “salat” ı öğrenmeye niyet ettim buna değer diye yola çıktım, aynı düşünen var ise hepsine selaam olsun.

  2. Merhabalar.Salat yazısı tavsiyelerime devam ediyorum.Kalemzade.net bugünden itibaren ilk serisini 2014 yılında yaptığı “Salata Yürüyüş”adlı yazı dizisinin ikinci ve genişletilmis ilk başlangıç yazısını yazmış. Bu sitedeki salat inceleme tablosu gibi.Okumaya ve incelemeye değer.Yitirilen salati aramaya devam ediyoruz.

      • Rica ederim Selim Bey.Kalemzade bugün itibariyle de ,yazısında belirttiği 26 tane maddeyi açıklayarak “e-kitap Salata Yürüyüş”adında 202 sayfalık bir eser olarak yayınlamış.Özellikle “ritüel”bölümü tartışmaya açık .Gerçi vakitli salatlari ,vahiy dersinin oldugu toplanti salati olarak goruyor,fakat umulmadik ve olmadik yerden işi ritüele bağlıyor. Sitenizde bir sürü kitap yorumu okudum.Görüşleriniz benim icin değerli.Bu e- kitabı da kendi açinizdan yorumlar ve degerlendiriseniz sevinirim.Saygılarımla.

  3. salat kelimesi ile ilgili ayetleri yorumlayamaycağım ama aklıma bugün şeytana Ademe secde et denmesi ve şeyatnın etmemesi geldi . O kadar ki şeytan bir insana secde etmediği için kovuluyor ama ya insan. Allaha secde etmeyince sanki şeytanın yapmadığından daha ağır bir iş gibi duruyor. Bir de Hz Ademin yaptığı davranış ve insanın durumu çok garip. Bunu çıplak gözle bakınca görüyorum. ikinci yani de şu Hz Ademe bu ağaca yaklaşma emrini Allah veriyor. Sonra Hz Adem itimat etmeyip Dr Şeytanı dinleyip o meyveyi yiyor ama ne ölümsüz oluyor ne de rezil olmaktan kurtuluyor. Bugün olacak olsa ne olur bir hasta atıyorum kansere yakalanıyor ve Dr olarak bilinen biri şu ilacı kullan ölümden kurtul diyor. O da deniyor. yani can korkusu ile bu insan herşeyi yapabilir deneyebilir. Belki de Hz Adem bu yüzden affedildi . Amam bizim gözümüzde Peygamberlik çok kategorik hale geldiğinden bunu böyle anlamıyorum anlamayınca da Kuranın mesajı tam anlaşılmıyor. Ama ne kadar bariz hata Hz Admin yaptığı ve neticde çıplak kalıp iyice rezil duruma düşüyor. Normalde burada Allaha itimat etmeyenin hem amacına ulaşamayacağı hem fena halde rezil olacağı bariz bir şekilde açıklanmış oluyor.
    Bir de daha önce şeytan neden kovulup vakit veriliyor bunu aklıma sığıştıramıyorken günümüzdeki gelişimiş sosyal haklar vs den yola çıkarak şöyle düşündüm. Bir kurumda çalışan bir kişi belli kıdeme kadar çalıştıktan sonra belli haklar elde ediyor. Cezalandırma da basamak basamak, erken emekliliğe sevk etmek , kınama vermek, para ceası vermek vs suça göre tedrici ceza çünkü Allah ona da o zaman kadar yaptıklarından dolayı bir statü ve hak vermiş ve tamamen idam cezası vermiyor çünkü belki bir insana secde etmemesi allahın Rububiyetini tamemn inkar olmayabilir yani en büyük cezayı henüz hak etmemiş olabilir.
    hazır konu açılmışken Kuranda bazı ayetleri de anlamıyordum mesela ol deyince olması, suya sanki şuurlu canlı gibi Nuh tufanından bahsediyorum hitap edilmesi gibi. Onun da cevabını günümüzden buldum. mesela eski insanlar için şuursuz bir şye komut vermek açıklanamzken bugün faklı. Şuursuzu bırak kulağı beyni olamyana nasıl emir verebiliyoruz bugün yani otonomiden bahsediyorum . Mesela bir insansız hava aracı düşünün otonom ben ona sesli komutu algılama özelliği de yükledim. Eskişehirden Ankaraya git diyorum o kendi kendine uçup gidiyor ve geri deniyor herşeyi kendi kendine yapıyor. Ama ne değil şuu sahibi değil. Kulağı yok gözü yok. Yaptığı işi isteyerek mi yapıyor hayır çünkü isteme kabilyeti yok. Ya ismeyerek kerhen mi yapıyor hayır çünkü istememe itiraz etme yazılımı yüklemedik ona neticede ne oluyor ben ona sadece git gei diyorum o da gidiyor ve geliyor. İsteyerek ya da istemeyrek , ya da ister istemez gidip geliyor yani otonom. Bugünkü altler olmasa bunu eskiler gibi biz de anlmazdık belki.

  4. Merhabalar.Haddim olmadan size birkaç site önerebilir miyim.Salatla ilgili yazılar ve soruların olduğu sitelerde ,daha önce o konu ile uğraşmış emek vermiş kişilerin sitelerin isminden bahsediyorum ki birlikten kuvvet doğsun.Bu sitenin adını da veriyorum,arkadaşlarıma da tavsiye ediyorum.Eğer yararlanmak isterseniz;
    1)vekuran.blogspot.com (ana sayfadan aşağı ilerlerken “kurana göre salat ”
    2)kuraniyorumluyorum.blogspot.com.salat
    3)beytegiriş.blogcu. blogcu
    4)Büyük kandırmaca ve gerçek islam pdf ibrahim Yilmaz

  5. Veya
    1. Askerlerin her gün komutana ve padişaha/ülkeye bağlılık andı içmesi ama kurallara uymaya çalışmamaları.
    2. Ant içmemeleri ama buyruklara uymaları, özgeci davranmaları.

    Şimdi bu yazıyı okuyanlardan kimisi “ne dedi şimdi bu, neymiş salat, kendi de bilmiyor ona buna laf yetiştiriyor” diyecek. Anlamak istemedikleri şu: Toplum düzeni olmak, insanlığın kurtarıcısı olmak gibi çok büyük iddialarla bir şey sunduğunuzda, içeriğin o büyük iddiaların içini doldurabilmesi gerek. Namaz, bu iddiaların içini dolduramıyor. Çünkü Kitap’ın geri kalanıyla tutarlı ve anlamlı bir bütün oluşturmuyor. İnsanların namazla uğraşıp durmaları bu yüzden. Gelenekçi kesim bunu görmemekteki ısrardan vazgeçerse kendi iyiliklerine olur. Yıkıcı amaçlar için namazla uğraşıp duran inkarcı da var elbette. Ama inkarcı ile Kuran bağlısını ayırt edemiyorsanız zaten siz de Kuran’a uzaksınız demektir…

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*



*