Taha-14 ve Salat

Video parçasını izleyiniz. Genç arkadaş röportajın sonunda kendisi için önemli olan /belki ikna edici cevabı bulursa müslüman olacağı “önemli” bir soru soruyor. Röportaj yapan kişi ise namaz vaktinin geçmek üzere olduğunu ve bu önemli soruya 10 dakika ayırabileceğini belirtiyor.

Kuran’da geçen “salat” kavramını anlamak üzere sürdürdüğüm yazılarıma devam ediyorum. Bu yazıda içerisinde “akimu es-salat” geçen Ta-Ha suresi 14. Ayeti incelemeye ve sizlere çalışma notlarımı sunmaya çalışacağım.

Tüm yazıları LİNK’ten toplu bir şekilde inceleyebilirsiniz.

Meallerden bağlamı ile birlikte 20:14’ü verelim:

20:9 Sana Musa’nın hadisi geldi mi?

20:10 Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: ‘Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum.’

20:11 Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: ‘Ey Musa.’

20:12 Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva’dasın.’

20:13  ‘Ben seni seçmiş bulunuyorum; bundan böyle vahyolunanı dinle.’

20:14 ‘Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Ben’den başka ilah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.’

20:14’ün transkripti: İnnenî ena(A)llâhu lâ ilâhe illâ enâ fa’budnî veekimi-ssalâte liżikrî

Salat kelimesinin içerisini namaz diye değil de başka bir eylem olarak öğrenseydik o da bu ayette yerli yerine oturacaktı. Çünkü Kuran’ı neden-sonuç ilişkisi kurmadan okuyoruz.

Eğer bu ayetler Musa Peygamber’in vahiyle ilk muhataplığının anlatımı ise neden “namaz kıl” denilmiş olsun? Buradan “yorum” ile bir cevaba ulaşabilirsiniz ama yorum ile ulaşılan cevap bir cevap mıdır?

Mevcut anlatıya göre Musa’ya daha Tevrat verilmemişken yine bilinen mevcut anlayıştaki namazı kılması nasıl söz konusu olacak? 20:10’a göre Musa yol gösterici arayışında. Tanrı’nın Musa’ya seslenip ilk söylediği “namaz kıl” mı?

Yazının başındaki videodaki röportajcı arkadaşa göre öyle. O sebeple belki de tam Müslüman olmasını sağlayacakken “namaz vakti geçiyor” deyip konuşmayı kısa kesiyor. Röportajcı arkadaşa göre Tanrı’nın kullarından onun dinini yayması dolayısı ile yeryüzünde iyiliği, adaleti yayması isteğinden daha önemlisi kendisine tapmaları. Bu sebeple Tanrı Musa peygambere ilk seslenişinde “namaz kıl” diyor olsa gerek. (Tabi meallere göre)

NOT : Henüz olgunlaştırmadım ama zikir kelimesi “doğru bilgi” ile ilgili bir kavram. “Hatırlamak/anmak değil.” Eğer çıkarımın doğru ise :

20:14 : …Bana kulluk et ve doğru bilgi için salatı ayakta tut.

4 yorum

  1. Selam,
    bir çalışma da benden gelsin, belki yararı olur.
    “Zikir” kelimesi “zeker” kalıbından geldiği konusunda bilgiler edinmiştim, “zeker” kelime anlamı ile erkeğin hazır olma hali (cinsel ilişki için beynin vücudu hazırlaması ve ereksiyon halinin gerçekleşmesi ve faaliyet için tam takım hazır olması).
    Şimdi “20:14 ‘Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Ben’den başka ilah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl.’ ayetinde Musa nebiye gelen ilk vahiylerin olması sebebi ile namaz kılması söylenmesi gerçekten mantık dışı, çünkü bu vahiyden sonra Musa nebi firavunla mücadele için Rabbimiz tarafından hazırlanıyor, aldığı vahiyler ile gerçekten örgütlü çalışmalar yapıyor uzun süreler, bu bunların sonucunu Rabbimiz yardımı ile güzel bir şekilde alıyor.
    Bunun için ne yapıyor Musa nebi? vahiyleri uyguluyor değil mi? sürekli Rabbinin yönergelerini takip ediyor, bunu nereden anlıyoruz? ayetlerin devamından, Rabbimiz olan Allah bu serüveni öğüt için kur’anda ayeter olarak veriyor, şimdi Musa nebi ve ona uyan halkı namaz kılarak mı kurtuluşa eriyor? bu ayetlerden bunu mu çıkarıyoruz? 5 vakit namazlarını kılıp tesbihlerini çektiler, evlerde toplanıp zikir çektiler böylelikle firavun zaliminden kurtuldular yani öylemi? Peki onca ayet boşuna masal mı anlatıyor? alacağımız öğüt ne? kıl namazı, çek tesbihi, et zikiri, gerisini Rabbiniz halleder mi diyor, öğüt bu mu?
    Yoksa; Rabbinizin vahyine kulak verin, onları uygulayın, Rabbinizin sizin için hazırladıklarını alın ve yolunuzu buna göre oluşturun ve bunları her daim kendinize ilke edinin, bu ilkeleri ayakta tutun ve hiçbir zaman bu ilkelerden vaz geçmeyin ki Rabbiniz her daim size destek olsun, yardımını, rahmetini, merhametini üstünüzde tutsun mu diyor.
    Ayet aslında şöyle diyor olabilir mi? düşünelim, düşünmeye değer!
    20:14 ‘Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Ben’den başka ilah yoktur; şu halde Bana hizmet et ve benim sizin için hazırladıklarımı alarak onları uygulayıp ayakta tut.’
    neden böyle çevirdim? çünkü Rabbimizi zikretmek; onun gönderdiği vahiyleri hayatta sürekli uygulama için hazırda tutmak, unutmamak olabilir.
    Hani cuma suresinde Rabbimiz ne diyor ” cuma’ya çağrıldığınız zaman hemen Allah’ın zikrine koşun, bu sizin için daha hayırlıdır” yani Rabbiniz sizin için hazırladığı sizi doğru yola götürecek ilkeleri almaya koşun diyor, bunları alın uygulayın ve her daim ayakta tutun, bunlar boş şeyler değil, Rabbinizden geliyor, Yaratan, yol gösteren, her şeyin sahibi olan, merhameti yüce olan, bağışlaması bol olandan geliyor, öyle herhangi birinden gelmiyor, o yüzden “zikir” düşünün! kur’anda başka birşeye “zikir” deniliyor mu?
    Yani dostlar, vahyedilen ayetler Rabbimizin bizim için hazırladığı “zikir” olmuyormu şimdi?ancak “zikir” özelliği bizim bunu hakkıyla yerine getirmemiz, tek kullanımlık kullan at değilde hep kullandığımız zaman tamamlanmış oluyor, böylece Rabbimizi “zikir” etmiş oluyoruz.
    Çoğu ayette bu vurgulanır zaten, “hakkıyla zikretmediler” diye.

    • Değerli Fatih kardeşim, bilgi paylaşımların için teşekkür ederim.

      ‘Bu Kuran’ı zorluk çekmen için sana indirmedik. Derin saygı duyanlar için, yalnızca bir öğüttür.’ (20:2,3)

    • Müzakere مذاكرة kelimesinin de zkr kökünden geldiğini düşünürsek zikir kavramının doğru bilgiye ulaşma eylemi ile ilgili olduğu bende ağır basıyor.

      Bu zikr kelimesi ne ara “erkeklik veya erkeklik organı” anlamına verilmiş araştırmadım ama Kuran’da bu anlamda hiç geçmediğini düşünüyorum.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*



*